5 Şubat 2010 Cuma

kördüğüm..


Hayatımın en güzel dönemi hangisiydi diye düşünüyorum ama bulamıyorum. Tam bu dediğim anda acaba önceden daha mı iyiydi diye düşünmeden duramıyorum. Hiçbirşey ya hayal ettiğim gibi olmadı ya da kurduğum hayaller zaten olmayacak şeylerdi. İstanbulu kazanınca işte hayatım başlıyor diye düşünmüştüm. Öyle bir neşe vardı ki içimde yıllardır hayalini kurduğum şehirde okuyacaktım ve ilk senemde bi üniversiteye girebilmiştim. Ki buraya gelebilmek için çok şeyden vazgeçerek, çok şeyden ödün vererek.. Otobüsün penceresinden görünen şehir mükemmeldi benim şehrimdi ama otobüsten ayağımı attığım an bitti sanki o hayaller o neşe o istek. İlk senem hiç de istediğim gibi olmadı. Sonra ikinci senemde istanbulu tekrar pembe görmemi sağlayacak biri çıktı karşıma. Sadece istanbulu da değil baktığım herşey güzel gelmeye başladı sanki kötü olaylar bile çok da kötü değildi. Bi güç bulmuştum kendimde bana güç veren insanı. Kesinlikle sonunda hayat başlıyor dedim. Ama şimdi düşünmeden duramıyorum. Birini sevmeden, kendinden çok düşünmeden, sadece kendin için yaşamak daha mı iyiydi diye. Hiç gözyaşı olmadan, aklında sorular olmadan, kaybetme korkusu olmadan. Öyle bi korkum yoktu çünkü kaybedecek kimsem yoktu. Ailem hep benimdi, hep ailem kalacaktı. Beni sevmekten hiç vazgeçmeyeceklerdi biliyordum bunu. Ben de ailemi hiç sevmekten vazgeçmeyeceğim ama sonra başka birine de böyle hissettim. Ama bu kez mutlak aile ebedi bağını aynı şekilde hissetmek istedim. Gün geçtikçe ebedi kalanın sadece aile olduğunu öğrendim. Bukez ebedi olsun diye onunla aile olmak istedim, aileme katmayı ya da yeni bir aile kurmayı. Ben bunu denedikçe o bunun aksine sorunlarımızı soktu gözüme, anlaşamıyoruz dedi, anlamıyorsun dedi,ve bazen de sadece kızdı bağırdı.. Bi çözüm yolu aramadan "bi çözüm bul" dedi.
Hayatımın en güzel dönemi hala böyle hissediyorum ama sadece bukez bi de şu soruyu soruyorum
"Olabileceğin en iyisi bu mu benim için? En güzel dönem bile yeterince güzel olamıyor mu?"

Ve sonra anladım ki bi insanın hayatındaki en güzel dönemi hiç bir şey hatırlamadığı sadece annesinin kollarında süt içip uyuduğu bebekliğiymiş. Karnının acıkmasından , doyunca da gazının olmasından başka bir dert yokmuş bebekken. Sadece annenin gözlerine bakıyor ve sevildiğini biliyormuşsun, sevgiyi henüz anlayamasan da. Biliyormuşsun işte...
Bunu istiyorum sadece, o duygunun ne olduğunu bilmesem anlayamasam da ben yine sadece birinin gözlerinin içine bakıp beni sevdiğini bilmek istiyorum. O kelimeyi daha söyleyemeyecek kadar küçük olsam bile.

Hayatımın en güzel dönemini yaşıyorken gerçekten çok mu şey istiyorum?

Hiç yorum yok: